GAZİANTEP ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ 10. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ ETKİNLİKLERİ KAPSAMINDA HALKA AÇIK KONFERANS DÜZENLEDİ…. GAZİANTEP ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ'NDE “PANİK ATAK” ANLATILDI

Özel Sani konukoğlu Hastanesi’nin 10. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında, düzenlediği Halka Açık Konferansta "Panik Atak" anlatıldı. Konferansa,konuşmacı olarak Psikiyatri Uzmanı Dr.Bülent Çekemkatıldı.
Panik Atak’ın fiziksel belirtilerle seyreden psikolojik bir sendrom olarak tanımlandığını belirten Dr. Çekem bu sendromu şöyle tarif etti ; “ Hastaların söylediği gibi yaşananlar hiçte basit değildir. Kimilerine göre hissedilenlerin tarifi mümkün değildir. Bu hissedilen fiziksel belirtiler, mideye bir şey çöküyor hissi, avuç içlerinde terleme, her tarafta sıcaklık hissetmek, hızlı ve şiddetli kalp atışları, ellerde titreme, diz ve bacaklarda güçsüzlük veya esneklik, iç titremesi, titreme duygusu, ağız kuruluğu, boğazda yumruk hissi , göğüste basınç, hızlı nefes alıp verme, bulantı veya ishal, baş dönmesi, sersemlik, göz kararması, gerçek dışılık hissi (rüyada gibiyim), açık olarak (net olarak) düşünememe, bulanık görme, kısmen felce uğramışlık duygusu, ayrılma ya da hayal gibi hareket etme duygusu, çarpıntılar veya düzensiz kalp atışları, ellerde, ayaklarda ve yüzde karıncalanma, göğüs ağrısı, bayılma hissi, soğuk ve ıslak eller gibi çok çeşitlidir ve bu belirtiler çoğu kez korkulan bir hastalığın taklididir. Kalp krizi, tansiyon yükselmesi, beyin kanaması ya da felç geçiriyor olma gibi. Ama gerçekte bunların hiçbiri olmuyordur. Üstelik bu belirtiler yukarıdaki hastalıkların herhangi birini yaşıyor olsanız bu kadar kuvvetli ve korkutucu olamaz. Bu noktadan bakınca panik atak aslında uyanıkken görülen bir kabusa benzer. Örneğin kalp krizi geçirdiği kabusu gibi ve hastalar bir kabustaki gibi çaresizdirler.”
Dr. Çekem, hastaları bu yaşadıklarının gerçekte olmadığına inandırmanın zor olduğunu, bu tür hastaların başlangıçta psikiyatrik tedaviye pek yanaşmadıklarını, bir dönemi acil servislerde ya da kardiyoloji servislerinde çare arayarak geçirebildiklerini, panik atağı tanıma, kabullenme ve tedavisine başlamanın ilk ve önemli adım bir adım olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti; “ Nöbet ya da ataklar gelmeye devam ettikçe, hastalarda iki temel belirti daha ortaya çıkar. Bunlardan birincisi beklenti anksiyetesi denen bu atakların tekrarlayacağı korkusudur. Hastaların beyni 'ya bunu tekrar geçirirsem' korkusuyla çok fazla meşgul olabilir. Bu durum hastayı depresyona sürükleyebilir. İkinci temel belirti de kaçınmalardır. Bu nöbetler yaşandıkça kişi bazı ortam ve durumlarda bulunmaktan kaçınır. Örneğin çarpıntısı olacağı korkusuyla spor yapmaktan, havasız kalacağı korkusuyla kapalı ortamlardan, herkesin içinde düşüp bayılabileceği korkusu ile kalabalık ortamlarda bulunmaktan, asansörlerden, toplu taşama araçlarından, toplantılardan vs. vs. kaçınmaya başlar. Kaçınmanın bir diğer görünümü de yalnız kalamamaya başlama yada bazı koşullarda yalnız bulunmama çabasıdır. Hasta başına bir şey geleceği korkusu ile hep yanında birini bulundurma - hatta küçük bir çocuk bile olabilir - eğiliminde olabilir. Bazı hastalar evden çıkamaz hale gelebilir. Kuaföre gidemez, Giysi almak için mağaza görevlisini eve çağırır.”
Son olarak, Panik Atak’ ın tedavisi ile ilgili açıklamada bulunan Dr. Çekem, “ Önce şunu belirtmekte yarar var. Panik atak sadece ve sadece psikiyatristlerin tedavi etmesi gereken bir hastalıktır. Tedavi bir çok yöntemin kombine uygulanması ile daha çabuk sonuç verir. Sadece ilaçla ya da sadece terapi ile iyileşmesi nadirdir. En önemlisi de belirttiğimiz gibi hastalık hakkında bilinçlenmedir. Örneğin alıştığımız bir panik nöbet türü birden başka bir görünüme bürünebilir. Onun için olabilecekleri bilmek hazırlıklı olmak çok önemlidir. Evde kendi kendini tedavi etmeye çalışmanın kendi kendine apandisit ameliyatı yapmaktan farkı yoktur. Mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. hastalığın nüksedebileceği unutulmamalıdır.
Panik Atak’ı iyi tanımak, tedaviden kaçınmamak, tedavi için doğru adresi bulmak önemlidir. “ dedi.
Dr.Bülent Çekemtoplantı sonunda, katılımcıların sorularını yanıtladı.
Güncelleme Tarihi: 4/29/2006
|